NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

31 Ocak 2012

Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Akademik yayın dalavereleri: Her yerde

Anladım ki editörlük dalavereleri hikayeleri bitmez. Bir tek yeri eşeleyince neler çıktı, devam edilse kimbilir daha neler bulunur. Ama şimdilik amacım ansiklopedik bir katalog hazırlamak değil, bu düzenin nasıl işlediğini anlatmak. Ve tabii bir de, atıf, tesir, h-indeksi gibi sayıların yüksek olmasının her zaman büyük bilimsel başarıya delalet etmediğini göstermek.
Başa dönüp toparlayalım. Beş yılda tam 279 “makale” üreten matematikçi Ahmet Yıldırım’ın yayın listesine baktığınızda birçok El Naschie ve Ji-Huan He bağlantısı görüyorsunuz. İlk görülen, He’nin “homotopy perturbation” yöntemini kullanan bir yığın makale. Kendi başına bu yanlış değil, ama He’nin çalışma usulünü bildiğimiz için şüphemizi çekiyor.
Yıldırım’ın yayınları çok çeşitli dergilerde basılmış. Hepsinin editöryel işleyişinin arka planını bilmek imkânsız, ama He’nin parmağı olan dergiler göze çarpıyor. Sözgelişi:
  • Chaos, Solitons & Fractals dergisinde 4 yayın. El Naschie döneminin sonuna yetişmiş.
  • Önceki yazıda bahsettiğim, He’nin editöryel oyunlarla “zirveye taşıdığı” IJNSNS‘de 8 yayın. Derginin foyasının çıktığı 2010 yılından sonra yayın yok.
  • He’nin editörlüğü altındaki Computers & Mathematics with Applications dergisinde 15 yayın.
  • Yine He’nin editörlüğündeki Zeitschrift für Naturforschung‘da 14 yayın.
  • World Applied Sciences Journal dergisinde 76 yayın. Editörünü söylememe lüzum var mı?
Ve saire ve saire. Bu kadarı da çürümüşlüğü görmek için yeterli. >>>

23 Ocak 2012

Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Akademik yayın dalavereleri: Sayılar nasıl şişirilir?

Bu yazılara “Yıldırım’ın aydınlattıkları” başlığını koysam yeridir. Matematikçi Ahmet Yıldırım‘ın üç hafta önce ortaya çıkan olağanüstü üretim listesini inceleyince çok ilginç bir ilişkiler ağı görüyorsunuz. Bu ilişkilerden biri, yayınlarının çoğunda atıf yaptığı Çinli Ji-Huan He, diğeri de tam 115 yayında ortak yazarı olan Pakistanlı Syed Tauseef Mohyud-Din. Bu yazı birincisinin marifetlerine dair; ikinciyi sonraya bırakacağım.
Yeri gelmişken, “Akademik Çürüme Monitörü“nün önceki yazıma katkısına teşekkür ederim; bu yazıyı okumaya sabrı olmayan onu okuyabilir.

Ji-Huan He‘den El Naschie’yi anlatırken bahsetmiştim: Chaos, Solitons &Fractals dergisinin bölge editörü idi. El Naschie ile birbirlerine karşılıklı paslaşmalar yaparak atıf sayılarını astronomik hale getirmişlerdi. CSF‘in foyası meydana çıkınca bütün editör heyeti ile beraber He de uzaklaştırıldı, ama bir yığın başka dergide editörlüğe devam etti. El Naschie Watch sitesi He’nin editörlük yaptığı tam 66 dergi listeliyor.
Dünyanın en önemli bilim kuruluşlarından Society of Industrial and Applied Mathematics (SIAM)‘ın eski başkanı Douglas Arnold ve Kristine Fowler, 2011′de yayınlanan “Nefarious numbers” başlıklı incelemede, tesir katsayısı (impact factor), bilimcilerin değerlendirildiği atıf sayısı ve h-indeksi gibi sayıların bilimsel üretimi ölçmek için kullanılmasını eleştiriyorlar. Bu sayıların nasıl kolayca manipüle edilebildiğine örnek olarak da J-H. He’nin baş editörü olduğu International Journal of Nonlinear Sciences and Numerical Simulation (IJNSNS) dergisini inceliyorlar. Bu incelemeyi biraz etraflıca aktaracağım çünkü çok önemli editörlük istismarı mekanizmalarını görmemizi sağlıyor.
IJNSNS, içeriği açısından, uzmanlar tarafından üçüncü sınıf kabul edilen bir dergi. Buna rağmen tesir katsayısı (impact factor) ölçülerinde 2006-2009 dönemi boyunca her yıl birinci sıraya oturuyor, hem de açık farkla.
Öncelikle tesir katsayısının ne olduğunu hatırlayalım: Institute of Scientific Information (ISI), takip ettiği tüm dergilerde belli bir yılda (mesela 2008) yayınlanan tüm makalelerde, belli bir dergiye (mesela IJNSNS) önceki iki yılda (mesela 2006-2007) kaç atıf yapıldığını sayar. Bu sayının, o dergide o yıllarda yayınlanan makale sayısına bölümü tesir katsayısını verir. Kısaca, bir dergiye geçmiş iki yılda yapılan ortalama atıf sayısıdır.
Tesir katsayısının eleştirilecek yanı çok, ama şimdi dikkatimizi dağıtmayalım. Meraklısı makaleye veya Wikipedia’ya göz atabilir.
2008 yılında IJNSNS’in tesir katsayısı tam 8.91 olmuş. ISI’nin uygulamalı matematik kategorisindeki 175 dergi içinde en yükseği. Onun arkasından Courant Enstitüsü’nün Communications on Pure and Applied Mathematics (CPAM) ve SIAM’ın çıkardığı SIAM Review geliyor. Katsayıları sırasıyla 3.69 ve 2.80. Arada müthiş bir uçurum var.
Nasıl oluyor da uzmanların üçüncü sınıf dediği bir dergi, matematiğin olgun kurumlarının çıkardığı dergileri bu kadar büyük bir farkla geçebiliyor?
Arnold ve Fowler görüyor ki, IJNSNS’in müthiş tesirini yaratan atıfların en büyük kaynağı derginin editör heyeti! En çok atıf yapan kişi baş editör Ji-Huan He‘nin kendisi: 2008′de IJNSNS’ tam 243 atıf yapmış. Ondan sonra en fazla atıf yapan kişi (114 atıf) yine derginin editörlerinden D. D. Ganji. Onlardan sonra da 58 atıfla, sürpriz, bölge editörü El Naschie geliyor. Üç kafadar editör tesir katsayısını belirleyen atıfların üçte birini kendi yayınlarıyla sağlamışlar zaten.
Karşılaştırma olarak, aynı dönemde SIAM Review‘deki en yüksek üç atıfı yapanlar sırasıyla 7, 4, ve 4 atıf yapmış, hiçbiri de editör heyetinde değil.
Peki, üç editör dışındaki atıflar nereden gelmiş? Yine dolaylı olarak editörlerden. Dergi içindeki makalelerde 102 kendine atıf %7 ile önemli bir kalem (diğer dergilerden yüksek). Ama bu birşey değil: Journal of Physics: Conference Series dergisinin bir tek sayısı 294 atıf ile, tesir katsayısına tam %20‘lik bir katkı yapmış. Bu dergide belli bir ücret karşılığında konferansınızın tebliğlerini bastırabiliyorsunuz, ancak hakemlik işlemleri tamamen organizatörlere ait. ISI tarafından tarandığı için atıf sayısını etkiliyor.
Derginin sözkonusu sayısı J.-H. He’nin kendi üniversitesinde düzenlediği bir konferansın tebliğlerinden ibaret. Tabii o sayının editörlüğünü de kendi yapmış; kim bilir hakemlik nasıl yapılmıştır.
(ISI artık tebliğleri tesir katsayısı hesabına katmıyormuş. Muhtemelen bu işin patlamasından sonra verilen bir karardır.)
Sırada, 206 atıf (%14 katkı) ile Topological Methods in Nonlinear Analysis dergisinin özel sayısı var. Misafir editörler J.-H. He ve Lan Xu. Ayrıca bu dergiye J.-H. He kısa bir makale vermiş, üç sayfalık metinde otuz referans veriyor.
Yine aynı ikili, yine misafir editör olarak Journal of Polymer Engineering dergisinden IJNSNS’e 50 atıf devşiriyorlar.
Tabii He’nin editörlüğünü yaptığı Zeitschrift für Naturforschung A‘dan gelen 50 atıfı da unutmayalım.
Önemli bir katkı da eski dostumuz El Naschie’nin CSF’inden geliyor: Yıl içine dağılmış tam 154 atıf.
İşin ilginci, 2008′de IJNSNS’e yapılan bütün atıfların %71.5‘i önceki iki yıldaki makalelere yapılmış, yani tesir katsayısının hesaplandığı dönemdekilere. Oysa genel olarak uygulamalı matematik alanında 10-20 yıl önceki makalelere bolca atıf yapılır. Nitekim aynı oran CPAM için %16, SIAM Review için sadece %8. Sanki editörler “haydi katsayımızı yükseltelim” kararı vermiş ve hem kendilerine hem diğer yazarlara sadece yakın zamandaki makalelere atıf yapmaları talimatını vermiş gibi.
Özetle burada olan şu: Editörler yazarlara, gizli veya açık, “bana veya şu dergilere bol bol atıf yapın, ben de ne yazarsanız yazın yayınlayayım” mesajı veriyor. Bilimsel kalite değil, sayıları kabartma peşindeler. Buna ortak olan yazarlar da elbette suçlu. Bir nevi “cemaat” yapılanması: Şeyhin elini öp, o da seni kollasın.
Bu oyuna dahil olanlar, yakından bakmayanları, veya dalavereyi anlayabilecek uzmanlığı olmayanları da “ben en etkili dergilerde yüzlerce makale basıyorum“, “benim teorimi binlerce makalede kullandılar” diye kandırıyorlar. Para ödülü alıyorlar, idareciliğe geçiyorlar, kadrolaşıyorlar. Arada şaşıp, iyi zannederek o dergiye makale yollayan dürüst araştırmacılar da haksız yere töhmet altında kalabiliyor.
Araştırmacıları değerlendirmekte kullanılan h-indeksi de atıf sayısına göre hesaplanıyor. Ji-Huan He kendi h-indeksi değerinin 39 olduğunu söylüyor; yani her biri 39′dan fazla atıf almış tam 39 makalesi var. Nobelli bilimciler için bu değer tahminen ortalama 35 kadar (bazen daha da azdır — bir çığır açıcı makale ile Nobel alan Harry Kroto meselâ). Editörlük sorumluluğu atıf oyunları ile çiğnenince böyle şeyler görmek normal.
Bu yazı çok uzadı, burada keselim, sonra devam ederiz.

12 Ocak 2012

Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Akademik yayın dalavereleri:
El Naschie vakası

Ucunda kazanç olan her türlü iş eninde sonunda manipülasyon ve dalavereye maruz kalıyor. Bilim kariyeri de bu genel kurala tâbi. Güncel olaylar çerçevesinde, bilimsel yayın dalaverecilerinin meşhurlarından El Naschie’yi hatırlamakta fayda var.

Mısırlı Muhammed El Naschie Almanya’da eğitim gördükten sonra, 1974′de University College London’dan inşaat mühendisliği doktorası aldı. Matematik veya fizik eğitimi almamış olmasına rağmen teorik fiziğe el attı ve “E-sonsuzluk teorisi” adını verdiği bir “fraktal kozmoloji modeli” oluşturdu. 1991′de Elsevier bünyesinde “Chaos, Solitons & Fractals” (CSF) isimli bir dergi kurdu, baş editörlüğünü üstlendi, ve bu dergide 1993′den 2009′a kadar tam 322 makalesini yayınladı.
Uzun zaman saman altından su yürüten El Naschie’nin ismi sonunda 2008′de bir skandalla dünya çapında duyuldu. Teorik fizikçi Zoran Škoda CSF Aralık 2008 sayısında çıkacak olan 36 makaleden beş tanesinin El Naschie tarafından yazıldığını fark etti. Dahası, o sayıdaki diğer makalelerin en az 11 tanesi de El Naschie’nin teorisi ile ilgiliydi ve onun makalelerine 58 atıf yapılıyordı. Bitmedi: 2008 yılında CSF’de El Naschie imzalı tam 60 makale yayınlanmıştı. Bütün bunlar ciyak ciyak “yayın sahtekârlığı” diye bağırdığı için gözler CSF’e ve editörüne çevrildi.
Škoda bu durumu CSF’nin editör heyetine bildirdi. Karşılığında, heyetin hukuk müşaviri olduğunu söyleyen birinden, “hakaretamiz” mektuplar yazmaya devam ederse dava edileceği tehdidi aldı.
Škoda’nın çalışma arkadaşı fizikçi John Baez, El Naschie’nin makalelerini okuyunca içlerinin tamamen boş olduğunu gördü. Blogunda, bu makalelerden biri için şöyle yazdı:
Bu makale etkileyici moda terimlerle cilalanmış disiplinsiz nümerolojiden ibaret. Von Neumann’ın sürekli geometrileri ve Alain Connes’in çalışmalarına atıfla başlıyor ama bu fikirleri hiç kullanmıyor. “E-sonsuzluk” terimi belli ki Naschie’nin “teorisi”nin adı, ama bu teorinin ne olduğunu anlatmıyor. Kısacası makalenin başlığının ve özetinin, muhteva ile ilgisi çok az.

Özetle: Bu makale Bogdanoff kardeşlerin yazdıkları kadar bile incelikli değil. El Naschie’nin okuduğum diğer makaleleri de benzer kalitede.
Her gün bu tür çöpler içeren emailler alıyorum, hepsini cevap vermeden siliyorum. Ancak El Naschie’nin bu makaleleri yüzeysel de olsa itibara sahip, editörlüğünü yaptığı bir dergide yayınlatması bu vakayı farklı kılıyor.
Kısa zaman sonra haber yayıldı ve Nature vakayı 27 Kasım 2008 tarihli sayısında ele aldı. Böylece hikâye dünya çapında duyuldu.
El Naschie (ülkemizde de alışık olduğumuz gibi) hukuk terörüne başvurdu. John Baez’i dava açmakla tehdit ederek susturdu. Nature dergisine hakaret davası açtı. John Baez yazısını, Nature haberini sitelerinden kaldırdı. Ama ok yaydan çıkmıştı; 2009 Mart başında El Naschie CSF editörlüğünden el çektirildi ve bir süre sonra editör heyetinin tamamı gönderildi. Dergi bir süre kapalı kaldıktan sonra yeni bir heyetle tekrar açıldı.
El Naschie şimdi emekli; Mısır’da ve İngiltere’de yaşıyor. Hakkı yenmiş büyük bilimci pozlarına devam ediyor. Kendisini Nobel ödüllülerin arkadaşıymış gibi gösteren fotoşoplu resimler sergiliyor, hakettiği Nobel ödülünün Yahudi lobisi tarafından engellendiğini iddia ediyor. 2012 seçimleri için Mısır devlet başkanlığına aday.




El Naschie’nin diğer sahte-bilimcilerden farkı bilimsel yayın oyununun nasıl oynandığını iyi anlamış olması. Makale sayısı tek başına artık pek etkileyici değil. Bu yayınların işe yararlığı onlara kaç atıf yapıldığıyla, hatta yayının yapıldığı derginin “impact factor”u ile sorgulanıyor. “Impact factor” belli bir yılda yayınlanan bütün makaleler arasında, belli bir dergiye önceki iki yılda makale başına yapılan atıf sayısıdır. Doğru veya yanlış, “impact factor”ü yüksek dergilerin iyi, düşük olanların kötü olduğu algısı yaygındır.
Bu algının bilincinde olan El Naschie, safsata teorisini kabul ettirmek için sadece makale sayısını şişirmekle kalmamış, o makalelere yığınla atıf yapmış ve yaptırmış. El Naschie’nin CSF makalelerine toplam 4992 atıf var; bunların yaklaşık 2000 tanesini kendi kendine yapmış. Böylece hem kendisi atıf indeksinde yüksek sıralara çıkmış, hem de CSF dergisini layık olduğu yerin çok üzerinde göstermiş. Sözgelişi 2007′de atıf sayılarına göre yapılan sıralamalarda CSF, “Matematik, Disiplinlerarası Uygulamalar” kategorisinde ikinci olmuş.
Aynı taktik sayesinde, El Naschie’nin ziyaretçi profesör olarak göründüğü İskenderiye Üniversitesi, Times Higher Education Supplement üniversiteler listesinde 2010 yılında atıf sayısına göre sıralamada dünya çapında dördüncü sırada görünüyor. Stanford, Rice ve Harvard’ın üzerinde!
El Naschie sadece kendine atıf yapmış olsa kolay yakalanırdı. Bunu engellemek için, ona atıf yapan makalelerin CSF’de yayınlanmasında “kolaylık sağlamış”, böylece başkalarından da atıf gelmesini sağlamış. Bunu yaparken tabii hakemlik prensiplerini epeyce yumuşatmış, niteliği şüpheli makaleleri yayına kabul etmiş.
Bir dergiye sadece kendi içinde atıf yapılması da kolay yakalanabilir, o yüzden bir önlem daha almış: Başka dergilerdeki kafa dengi editörlerle karşılıklı makale ve atıf paslaşmaları yapmış.
Sözgelişi, CSF’in bölge editörü Çinli makine mühendisi Ji-Huan He, aynı zamanda International Journal of Nonlinear Science and Numerical Simulation (IJNSNS) isimli bir derginin kurucusu ve baş editörü. El Naschie de IJNSNS’in editörlerinden biri. Bu ikisi, yönettikleri dergilerde karşılıklı birbirlerinin makalelerini (veya onlara atıf yapan makaleleri) yayınlamışlar ve birbirlerine bol bol referans vermişler.
El Naschie’nin foyasının çıkmasıyla yayın dünyasının temizlendiğini düşünmek saflık olur. Niteliksiz yayınlar zincirine pek çok kişinin dahil. Bunlar kendi içlerinde dönüp duran, dünyadan izole yayın ve atıf döngüsünü sürdürüyor, bu şekilde makam ve ödül kovalıyorlar.
Devam edeceğiz.

Meraklısı için

9 Ocak 2012

Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Bilimsel yayın rekoru (?)

2011′in son gününde Ekşi Sözlük’e bir haber eklendi:
5 yılda 270 makale yazan akademisyen“.

Ege Üniversitesi Matematik bölümünde çalışan Ahmet Yıldırım, 2007′den başlayarak bugüne kadar tam 279 bilimsel yayına imzasını koymuş (tam liste). Bu kadarla kalmamış, birçok dergiye editörlük, sayısız makaleye hakemlik yapmış.
Gel gör ki Yıldırım gücenik; doçentlik başvurusu reddedilmiş. Bir ay önce Zaman gazetesi “Doçent olabilmek için daha ne yapsın” başlığıyla Yıldırım’ı haber yapmış.
Ekşi Sözlük deyim yerindeyse patlamış; sözkonusu başlık altında bir hafta içinde tam altmış sayfalık yazı yazılmış. Hepsini okudum, şiddetle tavsiye ederim. Maddelerin birçoğu aktif araştırmacıların yazdığı, ayakları yere basan, realist eleştiriler. Bilimsel yayın pratiğinin nasıl işlediği (ve nasıl istismar edildiği) hakkında çok değerli yorumlar içeriyor.

Olağanüstü çalışkanlık ?

279 yayın için olağanüstü demek bile az kalır. Matematik alanında yılda bir iki yayın yapmak normal kabul edilir; çokça üretken olanlar, birçok doktora öğrencisi ve postdok araştırmacısı olanlar, belki yılda beş altı yayın yapar. Oysa Yıldırım’ın yayın yapma hızına baktığınızda ortalama olarak haftada birden fazla yayın yapmış görünüyor.
Çalışmış yapmış işte” demenizden önce, bilimsel makale denen şeyin gazetelere pazar yazısı yazmaya benzemediğini hatırlatırım. Önceden bir literatür taraması yapılır, ön bilgi edinilir. Çalışırken tıkanılır, yanlış yollara sapılır, uzun uzun düşünülür. Sonunda da yazılır, ki matematiği yazmak bile zaman harcayıcı birşeydir. Başkalarıyla işbirliği yapmak bu yükü biraz azaltabilir, ama çok değil. Üniversitede haftada 9-10 saat ders veren, ailesi ve sosyal hayatı olan, her şeyi bırakın normal uyku uyuyan birinin haftada bir yayın çıkarması mümkün değil. >>>

3 Ocak 2012

5 yılda 270 makale yazan akademisyen! (soL Haber)

Yılın son gününde Ekşisözlük'te eşine az rastlanır bir akademisyen örneği gündeme getirildi: Dr. Ahmet Yıldırım, 5 yılda 270 tane makale yazmıştı! İddiaların ardından Yıldırım, kişisel sayfasındaki "makalelerini" tek tek sildi, daha sonra intihar ettiği iddia edildi.
31 Aralık gecesi, Ekşisözlük'te felixis rumuzuyla yazan bir kullanıcı, "5 yılda 270 makale yazan akademisyen" başlığını açtı. Yazarın iddiası, Ege Üniversitesi kadrosunda yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım'ın 5 yılda toplam 270 makale yazmış olmasının biraz "tuhaf" olduğuydu.
Başlık açıldıktan bir gün kadar sonra, Yıldırım'ın kişisel sitesindeki makalelerin tamamının silinip yalnızca site sayacının kalmasının ardından işler daha da tuhaflaştı. Basına da yansıdığı şekilde, Ahmet Yıldırım intihara teşebbüs etmişti.
Bu kadar makale yazmak normal mi?
Türkiye'deki akademik camianın "intihal" suçlaması nedeniyle daha önce de sarsıldığı biliniyor. 2007 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir makale, aralarında 18 Mart Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı İhsan Yılmaz'ın, iki ODTÜ Fizik Bölümü doktora öğrencisinin de bulunduğu 14 kişinin 65 makalesi, intihal gerekçesiyle fizikteki en büyük makale sunucusu olan arxiv.org'dan silinmişti. Bu vakanın önde gelen ismi, ODTÜ Fizik Bölümü'nden Mustafa Saltı 22 ayda 40 tane makale yazdığını iddia etmişti.
Ekşisözlük'ten felixis'in iddiasına göre, Ahmet Yıldırım "intihal" yaptığı matematik makalelerindeki değişkenleri değiştirerek kendi makalesi gibi yazıyor, bazı makalelerde giriş kısımlarını bire bir kopyalayarak, makalesinin yalnızca bir yerinde intihal yaptığı makaleye atıf yapıyordu. Daha ilginci, yukarıda da bahsedilen fizikte intihal skandalında görülen, grup kurarak kendi makalelerine atıfları şişirme yönteminin Ahmet Yıldırım tarafından da kullanılıyor oluşu. Bu yöntemde, bazı insanlar bir araya geliyor, kendi makalelerine atıfta bulunup ortak makaleler yazarak yine kendilerinin editör oldukları dergilerde yayımlatıyorlar.
Öte yandan, 5 yılda 270 makale, yine Ekşisözlük'te yapılan bir hesaba göre haftada bir makale ediyor ki, bu akademi dünyasında pek mümkün değil. Ömrünü matematiğe vakfetmiş akademisyenlerin bile akademik kariyerlerinde bu kadar makale yazamadıkları görülüyor. Örneğin ünlü matematikçi Ali Nesin'in, hayatı boyunca 87 makale yayımladığı CV'sinden anlaşılıyor.
sankaranarayanan rumuzlu yazar ise, Yıldırım'ın makalelerinin hemen hemen yarısında ismi geçen Pakistanlı matematik profesörü Syed Tauseef Mohyud-din'i araştırmış. Ahmet Yıldırım'ın makalelerinden 80 tanesi World Applied Sciences Journal isimli bir dergide yayımlanmış ve bunların hemen hemen hepsi Mohyud-din ile birlikte çıkardığı makaleler. Bu derginin misafir editörleri ise Ahmet Yıldırım ve Mohyud-din!
Yıldırım'dan cevap: Çok yokluk çektim!
Ekşisözlük'teki intihal iddiasının ardından Yıldırım'ın kişisel Facebook sayfası olduğu iddia edilen bir hesaptan açıklama geldi. Yıldırım, ne kadar zorluklar içerisinde büyüdüğünü, kayıt yaptırdığı lisenin kayıt parasını ayakkabı boyacılığı yaparak ödediğini anlatırken, "şerefli bir vatan evladı" olduğunu söylemeyi de unutmuyor. Yıldırım, "nonlinear science" isimli ekibi 15 ülkeden 50 kişiyle kurduklarını da itiraf ediyor. ABD'ye misafir olarak gittiği zaman, bir hocanın kendisini odasından kovduğunu, hocanın "Ermeni" olduğunu vurgulayarak söylüyor.
İntihar iddiası
Olayın duyulmasının ardından ise, Ahmet Yıldırım'ın intihar ettiği iddiası yayılmaya başladı. Yıldırım, Facebook hesabından şu iletiyi paylaştı:
"CANIM KARIMA, ELVEDA.
COK DENEDIM OLMADI,SEN HEP DERDIN YA ALLAH SAGLIK VERSIN, BANA SAGLIK YETMEDI BIRTANEM.BEN MENENJIT OLDUM 1 YASINDA AMA HALA KENDIME GELEMEDIM,HALA DELIYIM O GUN BUGUNDUR.
SEN VE BEBISIM MIRZAYI UYANDIRMA KIYAMADIM,MEMLEKETTE HERYER AYDINLIKTIR SIMDI,BURADA ZIFIRI KARANLIK.
SABAH NAMAZINA KADAR BEKLEYEMEDIM,OLUR DA MIRZA UYANIR BENI GORUR VAZGECERIM DIYE.OYSA NE GUZEL ALISMISTIM BURADA SABAH NAMAZLARINA.HEM SOSYALIST HEM DINCIYIM HEM DE KURT.AL BIRINI VUR OTEKINE.
BEBEGIME IYI BAK.1.5 YASINA GELDI AMA HALA SIVI YIYEBILIYOR.
NEDIR BUNDAN CEKECEGIN BAKALIM.
BABASINDAN MATEMATIK DERSLERI ALMA FIRSATINI KACIRDI VELET.
BENDEN SONRA INSALLAH KATI BIRSEYLER YER.
GUZEL ASKIM SENI IDARE ETCEK KADAR PARA VAR BANKADA.
BANKA VE DIGER BILGILER BILGISAYAR MASASINDA.
SU LANET TELEFON NUMARASINI BIR TURLU EZBERLEYEMEDIM.
+1 813 418 93 25
SEN DE BENDEN FARKLI DEGILSIN.SANA ULASMAK ISTEYEN YAKINLARIMIZ ICIN FACEDE ILAN EDIYOM.DUN SALAK GIBI SATICIYA DA YANLIS NUMARA VERDIM.GITMEDEN SANA O KUPELERI ALDIM YA, BANA SEVINDIGINI SOYLEDIN YETER.
KENDINE VE YAVRUMA IYI BAK NILUFER.
SENI SEVIYORUM.OLUMUMDEN KIMSE SORUMLU DEGILDIR.BENIM DE VATAN ICIN ODEYECEGIM BEDEL BUYMUS.
HERSEY GIBI OLUMDE YENI BIR BASLANGICTIR, BEN KAVGADAN KORKMADIM AMA 2 YILDIR CEKTILERIM ARTIK DAYANILMAZDI,GUCUM KALMADI YARABBIM, SEN BENIM GUNAHLARIMI AFFET..."
Daha sonra, eşi tarafından yapılan açıklamada, Ahmet Yıldırım'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Yıldırım'ın uyku ilacı içtiği söyleniyor.
Zaman'a röportaj, Önder Aytaç'a şikayet
Zaman gazetesine 5 Aralık 2010 tarihinde röportaj veren Ahmet Yıldırım, Zaman tarafından şöyle tanıtılmıştı:
"Yıldırım, uluslararası dergilerde yayımlanmış 200 makaleye sahip, sempozyumlarda 130'a yakın bildiri sundu. Yayınları binden fazla atıf aldı, dergilerin yayımlayacağı 150'ye yakın esere hakemlik yaptı. Halen sekiz uluslararası dergide editörlük görevi yürütüyor, 10 ülkeden 40 araştırmacıyla çalışıyor. EÜ'de 2010 yılında binden fazla akademisyenin hazırladığı yayınların yüzde 17'si Yıldırım'a ait. Kendi fakültesindeki yayınların da yüzde 40'ında imzası var. Bu kadar başarı, yine de Yrd. Doç. Dr. Yıldırım'ın Türkiye'de doçent olmasına yetmiyor. 2009 Nisan ayındaki doçentlik başvurusu, Üniversiteler Arası Kurul'un oluşturduğu beş kişilik jüri tarafından oyçokluğuyla reddedildi."
Yıldırım hakkında bir başka bilgi de, 23 Ocak 2011 tarihinde, Önder Aytaç'ın "Yök başkanı bu yazıyı okumalı" başlıklı yazısı. Aytaç, Ege Üniversitesi'nden bir "twittaşının" kendisine mail attığını söylüyor, ancak maili atan akademisyenin ismini vermeyeceğini belirtiyordu. Aytaç, kendisine gelen maili yazısında paylaşıyor:
"...Size önceden sorunumdan bahsetmiştim biraz.
Buradakiler beni yıldırmak için soruşturma açtırmışlardı.
Bu aralar da benim soruşturma jürimde olanlar. Kahve sohbetlerinde ve çay odalarında beni AK Partili diye yerden yere vuruyorlar
Bu adamlardan nasıl bir düzgün karar çıkar şüpheliyim.
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül bana daha önce birkaç kez mektup yollamıştı. Bunlar da; 'vay efendim bu adamlar nasıl böyle mektuplaşıyorlar diye iyice hazımsız davranıyorlar.
Beni çalıştığım bölümde yalnızlaştırıp benim buradan kopmam için sürekli uğraşıyorlar. Ağustos ayında 1 yıllığına ABD'den araştırma burs kazandım ve oraya gideceğim.
Benim danışmanımı bile ikna etmişler, o da bana; 'git ve bir daha buraya gelme' diyor. 'Aksi halde hem doçent olmamı hem de bölümde kalmamı engelleyecekler' diyor.
Kısacası ben bölümde yapayalnız kaldım. Ben de bu sorunları halletmek için YÖK Denetleme Kurulu Başkanımızdan randevu aldım.
31 Ocak saat 11.00de görüşmem var. Bu soruşturma yüzünden kafam biraz bölünmüş vaziyette.
Ben 10 ülkeden 40 adamla beraber çalışıyorum, o ekibi yönetiyorum ve kafam dağınık olunca çalışmalarım da oldukça aksıyor.
Ege Üniversitesinde, uzmanı olduğum alanda en çok bilimsel makalesi olan 2 kişiden birisiyim. Türkiye'de alanımda, uluslar arası hakemli dergilerde de en çok bilimsel sahibi olan ilk kişiyim.
Ama bu sahipsizlik ve yalnızlık duygusu beni derinden yaralıyor. Ben bilim yapamazsam ölürüm, gecelere kadar çalışıp bilim yaparken de, önümü tıkayan bu çeteleşmiş yapı ile uğraşamıyorum. Bu işi çözecek olan Rektörlük de, bana zaman zaman destek verdiklerini söylüyorlar ama Rektör Bey, beni bir kez bile çağırıp, bu konu ile ilgili benimle konuşmadı ki ben defaatle kendisinden randevu talebinde de bulundum."

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.