NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

28 Haziran 2014

Dr Tansu Küçüköncü (*) - 60 yıllık Ege Üniversitesi'nin “% 100 ÇALINTI” doktora tezleri : danışman Turgut Öziş'e “KINAMA” cezası

“Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır” misali, Ahmet Yıldırım, ilk kez Aralık 2010'da bir gazetede yaptırdığı “Doçent olmak için daha ne yapsın” başlıklı haberle “5 yılda 270 makale yazan akademisyen” olarak kendini gündeme getirdi. 2011'in son günü ABD'de karşılıksız TÜBİTAK bursuyla 1 yıllık bedava akademik tatildeyken, dikkatlerini çekmeyi başardığı akademik aktivistlerin tepkisiyle sosyal medyada gündem olunca, tiyatro çevirdi, senaristlik ve oyunculuk becerilerini sergiledi : internette “intihar mektubu” yayınladı, medyada gündem oldu. Ve ardından aniden ortadan kayboldu ! Bahar 2012'de Ege Üniversitesi'ndeki sayfası da kayboldu. 2013 sonuna kadar neredeyse haftada 1 SCI makale yayınlamaya devam etti.
Bahar 2013'te Hollanda'dan Leiden Üniversitesi'nin “Dünya Üniversiteler Sıralaması”na göre, Ege Üniversitesi, Ahmet Yıldırım'ın 4 yıldaki 110'dan fazla HİLELİ SCI makalesinin etkisiyle, '“Matematik – Bilgisayar” alanında dünyanın en iyi 2. üniversitesiydi !?... Rektör, sevinç haberleri yaptırdı. Sıralamayı yapan ekibin başındaki Hollandalı hoca ise, bunu öğrenince ve ulaşmaya çalıştığı rektörden cevap alamayınca üniversitesinin internet sitesindeki ekibinin sayfalarında Ege Üniversitesi'ne ve rektörüne ateş püsküren bir yazı yayınladı.
Hatırlatalım : Çeviri yoluyla tek kaynaktan blok halde “% 100 ÇALINTI” doktora tezi (birkaç günde doktora tezi sahibi olmak) ; ÇALINTInın zirvesi, bundan öte tek şey, bunu aynı dildeki tek kaynaktan yapmak, dakikalar içinde doktora tezi sahibi olmak. Tüm akademik sahtekarlıklar arasında ise bundan öte tek bir şey var : hiç yazılmamış – var olmayan doktora teziyle “resmi” doktora diploması sahibi olmak. Bunların örnekleri de aranızda dolaşıyor....
***
Eylül 2013'te danışman Turgut Öziş'in de aynı derecede sorumlu olduğunu özellikle belirterek yukarıdaki detaylarla Ahmet Yıldırım'ın “% 100 ÇALINTI” doktora tezinin İPTAL EDİLMESi ve Ahmet Yıldırım'ın 5 yılda sahip olduğu 110'dan fazla HİLELİ SCI makalenin yayından attırılması (RETRACTION) için başvurdum.
Anlaşıldığı kadarıyla birileri benden önce davranmış.
(!) “% 100 ÇALINTI” doktora tezi hakkındaki başvuruya Ege Üniversitesi'nin cevabı (08.10.2013, sayı : 4528, imza : Candeğer Yılmaz (rektör)) :
“.... Ahmet YILDIRIM'ın .... doktora tezi hakkında bir soruşturma açıldığı, söz konusu kişinin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın Yüksek Disiplin Kurulu'nun 15/03/2012 tarihli toplantısında görüşülerek 2012/26 sayılı karar ile “Görevinden Çekilmiş Sayılma Cezası” ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu karar uygulandığından dosyanın yeniden incelenmesinin mümkün görülmediği tespit edilmiştir.”
Ahmet Yıldırım'ın “% 100 ÇALINTI” doktora tezini danışman Turgut Öziş'in yönlendirmesiyle hazırladığı apaçık olmasına rağmen, asıl sorumlu olan Turgut Öziş, rektör tarafından korunuyordu.
Ahmet Yıldırım'ın doktora tezi hakkında hangi gerekçelerle soruşturma açıldığı ve ceza verildiği, doktora tezinin İPTAL EDİLİP EDİLMEDİĞİ belirtilmemişti.
Ahmet Yıldırım'ın 5 yılda sahip olduğu 110'dan fazla HİLELİ SCI makale (ki bunlar nedeniyle yabancı akademisyenlerden Ege Üniversitesi'ne çok ağır eleştiriler yöneltilmişti) hakkında da soruşturma açmayarak başta danışman Turgut Öziş olmak üzere Ahmet Yıldırım'ın bu makalelerdeki ortak yazarları olan çok sayıda Matematik bölümü akademik personeli, rektör tarafından korunuyordu.
Hatırlatalım : Yoshitaka Fuji'nin (Japonya ; profesör ; tıp, aneztezi) 200 kadar SCI makalesi, personeli olduğu Tsukuba University tarafından yayından attırıldı (RETRACTION) ; Tsukuba University, yayından attırdığı makalelerdeki etik ihlallerinin raporlarını internette yayınladı, indirilebilir. Bilime öncülük eden başka ülkelerde de benzer örnekler yaşandı, yaşanıyor.
Bir doktora tezinin “% 100 ÇALINTI” olduğu ortaya çıkınca “İPTAL EDİLMESİ” ve en azından ortaya çıkaranlara bunun bildirilmesi gerekir, beklenir. Öyle olmadı, bir Türkiye klasiği olarak.
Klasik – kronik örtbas direnci nedeniyle 9 – 10 ay içinde YÖK ve Ege Üniversitesi ile birkaç yazışma daha yapmak gerekti. Ve görünüşe göre bir süre daha gerekecek.
Konunun kapandığı iddiasıyla Ahmet Yıldırım'ın “% 100 ÇALINTI” doktora tezinin İPTAL EDİLMESİ başvurumu reddettikleri gibi Ahmet Yıldırım'ın “% 100 ÇALINTI” doktora tezinin İPTAL EDİLİP EDİLMEDİĞİni açıklamayı da reddettiler !?.... “Yapmayacağız işte ! Niye yapmayacağımızı da söylemeyeceğiz işte !”. “Güler misin, ağlar mısın” bir durum.
Böylece çok çabuk ve çok kolay sonuçlandırılmış olması gereken çok net bir ÇALINTI doktora tezi vakası giderek tuhaf, gizemli bir hal almaya, sürprizlere gebe gözükmeye, ve çok büyümeye başladı....
Hatırlatalım : Alman akademik aktivistler bir süredir 70'ten fazla ÇALINTI doktora tezinin raporlarını internette yayınlıyorlar, 2 hafta ile 6 ay arasında değişen sürelerde, 10 kadarı federal bakan ve parlamenterlere ait, 20'den fazla ÇALINTI doktora tezini iptal ettirdiler.
***
ABD'deki University of South Florida yöneticileri, Ahmet Yıldırım'ın Ağustos 2011 – Ağustos 2012 arasında 1 yıl süreyle karşılıksız TÜBİTAK bursuyla orada Matematik – İstatistik bölümünde bulunduğunu bildirdi.
Anlaşıldığı kadarıyla Ahmet Yıldırım'ın akademik sahtekarlık dosyaları ilk kez 2010'da doktorasını bitirir bitirmez doçent olmak için başvurmasıyla açılmış. TÜBİTAK bursuna başvurduğunda bile hakkındaki soruşturmalar aleyhine sonuçlanmaya başlamış. Buna rağmen, bu durumu TÜBİTAK'a bildirilmemiş, TÜBİTAK da sormamış. Üstelik Ege Üniversitesi, 1 yıllığına ABD'ye gitmesine de izin vermiş ve muhtemelen maaşını ödemeye de devam etmiş. Ege Üniversitesi Mart 2012'de Ahmet Yıldırım'ı “kendi istifa etmiş” (müstafi) sayarak işten atmış, TÜBİTAK'a yine haber vermemiş. Ahmet Yıldırım, Ege Üniversitesi'nden atıldıktan sonra 5 ay daha karşılıksız TÜBİTAK bursuyla ABD'de kalarak bedava akademik tatil yapmaya devam etmiş. TÜBİTAK bugüne dek Ahmet Yıldırım'ın durumu hakkında hiçbir işlem yapmamış.
Hatırlatalım : Amerikan Federal Araştırma Etiği Ofisi (Office of Research Integrity), akademik sahtekarlık yapanları cezalandırmakta ve verdiği cezaları gerekçesiyle birlikte internet sitesinde tüm dünyaya duyurmaktadır.
***
Ege Üniversitesi, danışman Turgut Öziş'i korumanın dozunu azaltmaya karar vermiş olmalı ki :
(!!) “% 100 ÇALINTI” doktora tezi hakkındaki başvuruya Ege Üniversitesi'nin cevabı (30.05.2014, sayı : 3590, imza : Candeğer Yılmaz (rektör)) :
“.... adı geçen tez danışmanı .... Turgut ÖZİŞ hakkında disiplin soruşturması açılması yönünde .... Fen Fakültesi Dekanlığından gereği istenmiştir. .... Dekanlık .... 02/01/2014 tarihli ve 07 sayılı onayı ile adı geçen hakkında açılan disiplin soruşturması tamamlanmış olup Yükseköğretim Kurumlar Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 8. Maddesi (i) bendinde (Hizmet içinde taşıdığı resmi sıfatın gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak) belirtilen “Aylıktan Kesme cezası verilmesi teklif edilmekle birlikte .... İyi Halin değerlendirilmesi başlıklı 16. Maddesi uyarınca “Kınama” cezası ile tecziyesi uygun bulunmuştur.
.... Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulundan Yükseköğretim Kurulu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi uyarınca jüri üyeleri hakkında öne sürülen iddiaların değerlendirilmesi ve rapor tanzim edilmesi istenmiştir. İnceleme sonucunda; Ahmet YILDIRIM'ın doktora tez jürisi üyelerinin görevlerini yerine getirmede kusurlarının bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.”
Ege Üniversitesi'nin önceki yazısında “konunun kapandığı” bildirilirken, bu yazısına göre ise o cevaplarından 3 ay sonra Turgut Öziş hakkında “% 100 ÇALINTI” doktora tezinin sorumlusu olduğundan bahsedilmediği anlaşılan tuhaf soruşturma açılmış. Jürinin sorumluluğuna dair Etik Kurul'a rapor hazırlatılırken, danışman Turgut Öziş'in sorumluluğu Etik Kurul'a sorulmamış, dekanla halledilmiş.
Hileli olduğu ortaya çıkarılan ve “buharlaştırma – unutturma, inkar gibi yöntemlerle örtbas edilemeyen” bazı akademik tezlerin İPTAL EDİLMEDİĞİ, yeni tez yazdırılarak YÖK ve üniversite arşivlerindeki kopyalarla değiştirildiği bilinmektedir.
YÖK ve Ege Üniversitesi'nin hem İPTAL başvurumu hem de Ahmet Yıldırım'ın “% 100 ÇALINTI” doktora tezinin ve doktora diplomasının İPTAL EDİLİP EDİLMEDİĞİni açıklamayı reddetmesi, İPTAL EDİLMEMİŞ olması ihtimalinin yüksek olduğunu düşündürmektedir !  
Ahmet Yıldırım, yakın zamandaki çok sayıda akademik sahtekar örneğinde de görüldüğü üzere her an bir üniversitede doçent – profesör olarak yeniden ortaya çıkabilecektir. Yeniden dikkat çekmemeyi becerebildikçe önü açık olacaktır.
Gelişmeleri duyurmaya devam edeceğiz.
Ege Üniversitesi'ndeki bir başka “% 100 ÇALINTI” doktora tezi (Bilgisayar Mühendisliği) ile ilgili yazışmalar da devam etmektedir. Gelişmeler duyurulacaktır.
 
(*) Dr Tansu KÜÇÜKÖNCÜ : 2001 başından beri “elverişli eko sisteme yerleşen bakteri kolonisi benzeri hızla çoğalan zehirli sarmaşık gibi ülkemiz üniversitelerini kuşatarak boğan, çürüten, kokutan, ve çökerten” “akademik sahtekarlık gelenekçileri”ne karşı insan hakları mücadelesi vermektedir.

23 Haziran 2014

Murat Bardakçı - Ver parayı al unvânı! (HABERTÜRK)

ÖNCE, diline ve imlâsına hiç dokunmadan aynen nakledeceğim şu duyuruya bir bakın:
"...Doktora tez çalışması hazırlamak ileri derecede akademik bilgi ve tecrübe gerektiren bir iştir. Aynı zamanda vaktinizin büyük kısmını alan bir çalışmadır. Zamanınız yoksa yada gereken bilgi ve tecrübeye sahip değilseniz akademik kadromuz bu işi sizin için üstlenmeye hazır. İletişim bölümümüzdeki tez talep formumuzu doldurarak çalışmanızla ilgili detayları ekibimizle paylaşmanız yeterli olacak, bundan sonraki süreçte danışman arkadaşlarımız sizlere en kısa sürede dönüş sağlayacaklardır". 


Şimdi okuyacağınız duyuru da, bir çeşit personel ilânı: 

Tez yazma bir sanattır. Akademik kuralları biliyorsanız çoğu kişi için bu iş bir çocuk oyuncağıdır. Ama öğrencilere gelin sorun bu iş çok sıkıntılı bir süreçtir. Tez yazma sürecinde öğrencilerin çoğu deyim yerindeyse bunalıma girer. Araştırma bölümü ayrı yazma bölümü ayrı sorundur onlar için. Ama tez yazma işi bir sektör olmuş vaziyette. Birçok kişi tez yazma işinden ciddi miktarlarda paralar kazanıyor. Eğer sizde tez yazma kurallarını biliyorsanız bu işi yapabilirsiniz. Bu işin piyasası sayfa başı ortalama 20 tl gibi bir ücrete şu sıralar yapılıyor. İlan ile ilgileniyorsanız kendinizi tanıtan ve iletişim bilgilerinizi bulunduran bir yorum bırakabilirsiniz".  

YÖK VE JÜRİLER NE YAPAR? 
 Bu ilânların ne için verildiğini anlamışsınızdır: Üniversitelerden birinde öğrencisiniz, bitirme tezinizi hazırlamanız lâzım, yahut yüksek lisans veya doktora yapıyorsunuz ve tezinizi yazıp teslim etmeniz gerekiyor diyelim... 

Artık oturup çalışmanıza, kaynakları araştırmanıza, toparladıklarınızı değerlendirmenize ve tez haline getirmenize hiç lüzum kalmamış... Bu işi sizin için yapmaya âmâde gruplardan yahut şirketlerden birine müracaat ediyor, konunuzu ve hazırlamanız gereken metnin uzunluğunu bildiriyor, parasını da veriyor, adamların yazdıkları bu sözüm ona metni üniversiteye götürüyor ve "bilim adamı" oluyorsunuz! 

İşte, üniversitelerin ve bilimin Türkiye'de geldiği son nokta! Bilim adaylığına soyunan herif yahut hatun çalışmaya üşeniyor, kafa patlatıp yorulduğu takdirde bir tarafından terler damlamasından da endişe ediyor ve parayı verip unvan sahibi oluyor! Gittikçe artan intihaller ile zaten mücadele edemeyen YÖK de, üniversiteler de, o üniversitelerin hocaları da tezin nasıl yapıldığından bîhaber olduklarından veya bildikleri halde uğraşmak istemediklerinden bu işe göz yumuyorlar... 

Kişilerin veya grupların öğrencilerin hazırladıkları tezleri YÖK'ün tez yazım kurallarına uygun şekilde yeniden tape ettirmelerini anlarım. Zira bu kurallar askerî talim nizamnamelerine rahmet okuturcasına "Sayfadaki boşluklar soldan iki, sağdan bir buçuk santim olacak; üstte bir virgül altmış iki mikron, altta da üç çeyrek milim boşluk bırakılacak, metni bilmemne fontunun bilmemne boyunda yazacaksınız, dipnotlar bunun beşte ikisi eb'adında yerleştirilecek, tez hocasının ismini de gözümüze sokarcasına koskoca koyacaksınız" gibisinden aşırı şekil şartları ile doludur. Jürilerin çoğu tezin muhteviyatından evvel şekline bakar, değerlendirmede önceliği görüntüye verirler. Dolayısı ile tez metnini bilgisayarda yazmak bazen tezin hazırlanmasından daha zahmetli olur; öğrencinin bu işi profesyonellere yaptırması, yani başkalarına tape ettirmesi anlaşılır bir iştir ama bu işe ayıracak parası varsa... 

TÜY DİKMEK İŞTE BUDUR! 
Ama yine parasını vererek tezin kaynak taramasını, araştırmasını ve üstüne üstlük bir de yazdırılmasını başkalarına yaptırtmaya ne diyeceğiz? Haydi, hoca, jüri ve hattâ YÖK tezin bu şekilde hazırlandığını farkedemeyip uyudu diyelim... Oturduğu yerden ve parasının gücü ile unvan sahibi olan bilim adamı adayının hiç mi utanması yok? 

İnternette böyle çalışan, yani "Ver parayı al unvânı" kuralıyla hizmet sunan ve yazının başında naklettiğim ilânlarından farkedeceğiniz gibi basit imlâ kurallarından bile bîhaber olan Türkçe fukarası dünya kadar sitenin verdikleri ilânların mevcudiyeti bir hakikati apaçık göstermektedir: Aklınıza gelen her yerleşim merkezinde köy okulu misâli üniversite açarsanız netice bu olur, üniversite kavramının da, bilimin de üzerine tüy dikersiniz. 

Türkiye'de bugün "tez" ve "üniversite" dendiğinde yapılan, işte sadece budur! 

19 Haziran 2014

YÖK:"İntihal helaldir" (Anayurt Gazetesi)

MÜ İlahiyat Fakültesi hocası Mazlum Uyar’ın başka birine ait kitabı referans vermeden intihal ettiği fakat YÖK’ün hiçbir işlem yapmadığı öğrenildi. 

MÜ İlahiyat Fakültesi hocası Mazlum Uyar’ın başka birine ait kitabı referans vermeden intihal ettiği fakat YÖK’ün hiçbir işlem yapmadığı öğrenildi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocalarından Mazlum Uyar’ın başka birine ait kitabı referans vermeden intihal ettiği fakat YÖK’e şikayet edildiği halde hiç bir işlemin yapılmadığı ortaya çıktı.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocası Prof. Dr. Mazlum Uyar ABD George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Prof. A. K. Moussavi’nin “Religious Authority in Shiite Islam” isimli kitabından referans vermeden yaklaşık 100 sayfalık bir bölümü 350 kadar dipnotu ile birlikte satır satır, kelime kelime intihal ederek bir kitap yazdığı öğrenildi. Uyar’ın kitabına da “Şii Ulemanın Otoritesinin Temelleri: İmamiyye Şiasında Usulilik ve Hiyerarşik Yapılanması” başlığını koyduğu belirtildi. 

İlahiyat profesörünün YÖK tarafından da cezalandırılmamasının öyküsü şöyle gelişti. Uyar, kitabı Kaknüs yayınlarından piyasaya sürer. Bu kitapla Üniversiteler arası Kurul’dan Doçentlik unvanı alır ve bu unvanla Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne önce doçent daha sonra profesör olarak atanır. Kitabı çalınan Prof. A. K. Moussavi önceki yıllarda İstanbul’da Fatih Üniversitesi’nde görev yapmıştır. Prof. Moussavi intihali fark eder. Gerek Marmara Üniversitesi’ne gerekse YÖK’e 9 Haziran 2013 tarihinde şikayet dilekçesi yazarak intihali delilleriyle ihbar eder ve gereğinin yapılmasını ister. Aynı zamanda Türkiye’den bir avukat tutarak Mazlum Uyar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre işlem başlatılmasını ve ceza davası açılmasını talep eder. Marmara Üniversitesi, Prof. Moussavi’nin şikayeti üzerine Etik Kurulu’nu harekete geçirir ve jüri kurarak intihali tüm detayıyla belirler ve 9 Ocak 2014 tarihinde YÖK’e yazarak “Mazlum Uyar’ın üniversite öğretim mesleğinden çıkarılmasını talep eder. Marmara Üniversitesi aynı zamanda Üniversitelerarası Kurul’a yazarak Mazlum Uyar’ın bu intihal eserle aldığı doçentlik unvanının iptalini ister. 

Bu arada şu gelişmeler olur. Prof. Moussavi’nin Mazlum Uyar’ı YÖK’e şikayet etmesinden tam 3 ay 3 gün sonra 12 Eylül 2013 tarihinde YÖK genel kurulu toplanarak, eski YÖK genel Kurulu’nun 03.06.2005 tarihinde aldığı 2702 sayılı kararını değiştirir. 2005 tarihli bu YÖK kararına göre intihallerde zaman aşımı yoktur. Ancak mevcut YÖK bu yeni kararla intihalde 2 yıllık zaman aşımı kuralını getirir. Bu yeni kurala göre Mazlum Uyar cezalandırılamayacak, üniversitede hocalık yapmaya devam edecektir. Nitekim 21 YÖK üyesinden oluşan YÖK Disiplin Kurulu 22.05.2014 tarihinde 14 üye ile toplanarak 2014/52 sayılı kararla Mazlum Uyar’ın söz konusu kitabının 100 sayfalık intihal içerdiğinin sabit olduğunu, ancak 2 yıllık zaman aşımı kuralı nedeniyle cezalandırılamayacağını” kararlaştırır. Böylece, İlahiyat Profesörü Mazlum Uyar kendisinin şikayet edilmesinden 3 ay 3 gün sonra yine aynı YÖK Genel Kurulu’nun çıkardığı intihal kararıyla korunmuş olur. Mazlum Uyar’ın George Washington Üniversitesi öğretim üyesinin bir kitabından aşırmasıyla Türkiye’nin uluslararası akademik itibarını zedelediği ortadadır. Ancak bu intihal olayının bir başka boyutu daha vardır. Prof. Moussavi’nin intihal edilen “Religious Authority in Shiite Islam” başlıklı kitabı Malezya İslam Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. Malezya İslam Üniversitesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Ocak 2014’teki Malezya ziyaretinde fahri doktora aldığı üniversitedir. Bu üniversite Marmara Üniversitesi’nin Mevlana Değişim Programı çerçevesinde anlaşma yaptığı bir üniversitedir ve Mazlum Uyar’ın hocalık yaptığı İlahiyat Fakültesi’nden öğrenciler halen Malezya Üniversitesi’nde bir veya iki dönem okumaktadırlar. 

Şimdi üniversite camiasında sorulan soru şu: “350 kadar dipnotla birlikte aşırılan 100 sayfalık bu intihal, yapanın yanına kâr mı kalacaktır? Bu kadar kapsamlı ve bu kadar aleni bir intihal eylemi cezasız mı kalacaktır?” Akademisyenler bu kararla intihalin artık suç olmaktan çıktığını söylüyorlar. YÖK’ün bu konudaki kararı şöyle: “Biz intihali tespit ettik, intihal kesin. Ama biz bir şey yapmıyoruz. Çünkü zaman aşımı diye bir şey var.” Üniversiteden görüş bildiren bir akademisyen bu durumu komik olarak niteliyor. “Bir cerrah profesörün diplomasının sahte olduğu ortaya çıksa, olsun varsın, epey zaman geçmiş, önemli değil, diplomanız sahte olsa da siz ameliyat yapmaya devam edin mi denilecek? Acaba bu YÖK üyeleri böyle bir cerrah profesöre ameliyat olmak isterler mi?” 

Bir başka akademisyen daha önemli bir noktaya işaret ediyor: Bu intihal vakaları cezalandırılmadığı müddetçe, artık Yüksek Lisans öğrencilerinin Doktora öğrencilerinin, Araştırma Görevlilerinin bilimsel kuralları gözeterek özgün tez yazmalarını bekleyemeyiz. Genç akademisyenler “Nasıl olsa bir şey olmuyor, başkasının eserinden aşırarak doçent, Profesör olunabiliyor” diyecekler. 

Dahası, hoca YÖK’ün “intihal helaldir” fetvasıyla derslere girmeye, Yüksek Lisans ve doktora tezi yönetmeye devam ediyor. 

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.